CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

8 Ekim 2008 Çarşamba

10 Aylık Efe Deniz , 7 aylık Nehir, 32 haftalık Başak


Pazartesi günü (6 Ekim) sağlık ocağına gittik. Malum 1 yaşına kadar aşı sürecimiz bittiğinden hastalık olmadığı müddetçe boy ve kilo ölçümü için para vermek çok da mantıklı olmuyor. Hem ben de tetanoz aşımın 2.sini olmuş oldum. Efe Deniz’in kilosu ve boyu normal gibi. Gibi diyorum çünkü tartıda rahat durmadığı için 9.400 ile 9.700 arasında değişen bir ağırlık gösterdi. Biz ortalamasını alıp 9.500gr kabul ettik kendisini. Aynı sıkıntıyı boyunu ölçmeye çalışırken de yaşadık . Ayakları dursa kafasını kaldırdı bir düzgün ölçtürtmedi boyunu :) Neyse ki sonuç olarak ikimiz de kilo ve gelişim olarak olmamız gereken sınırda çıktık.
Ben 2. hamilelikte, daha şişlerim ve kilolarım üzerimdeyken hamile kaldığımdan yuvarlanan bir top olurum zannediyordum. Neyse ki Efe Deniz’e hamile olduğum haftalardaki kilom ile aynı seyirde gidiyorum. Bakınız ilk resim Efe Deniz’li göbeğim,ikinci resim ise Nehir’li göbeğim :)

Efe Deniz Ekim başı


Nehir Ekim başı



Kızımızın da gelişimi şu an için geyet iyi gidiyor (tak tak tak maaşallah). Şu aralar 2 kg’mı geçmiş olmalı.
Neyse dönelim Efe Deniz’e. Son yazdığımdan bu yana 15 gün geçti ve bu 15 günde bile çok değişti-gelişti beyimiz.
Bir kere moral bozacak şekilde “anneannem” diyor. Baba ve dede zaten diyordu ama “anne” diye bir şey yok. Bununla beraber kendi kendine şarkı gibi birşeyler söylüyor,lay lay lay diyor, kızınca dur durak bilmeksizin kızgınlığını anlatan karmaşık kelimeler kullanıyor. Aba, day, vuu,buu da lügatındaki yeni kelimeler.
Emeklemesi çok hızlı bir hal aldı ama en önelisi sıralarken arada elini bırakıp birkaç saniyeliğine kendi başına ayakta durabilmesi.
Hatta oyun parkında elini bırakıp bir kenardan diğerine geçiş yaptığı bile oldu. Bunları ilk adımları olarak saymalı mıyım bilemedim. Ama itiraf etmeliyim ki bu oyun parkı bizim bıcıra çok yaradı. Tutunup zıplaması, içerden dışarı tek eliyle yakalayıp attığı ve geri atmamızı beklediği top oyunu, kenardan eğilip tülden bakarak “ce-e” yapması,kendini parktan aldırmak için yaptığı türlü şirinlik numaraları…vs.
Büyüklere yaptığı şirinliğin haddi hesabı yok. El sallamalar, baş-baş yapmalar, alo diyen birini görünce elini ya da oyuncağını kulağa götürmeler, başını yana eğip şirin şirin göz kırpmalar daha neler neler. Ama yaşıtlarına gelince biraz bencilleşme mi başladı ne? Pazar günü Uras’lar geldi. Uras, eline ne aldıysa bizimki elindekini bırakıp hep Uras’ın elindekini almak istedi. Hadi Uras 1 ay büyük ve idare edebildi ama Yiğit’ler (6aylık) geldiğinde tam bir kriz yaşadık. Yiğit’e ne versek hemen elinden aldı. Hatta Yiğit’in kendi oyuncaklarını bile. Gecenin ilerleyen saatlerinde ortama baktığımda Nehir geldikten sonraki halimi gördüm ve feci gözüm korktu. Baksanıza yarım saatte salonun haline.



İki çocukla ne olacak benim halim???

Hadi dağanıklığı da geçtim Yiğit bir yandan ağlarken Efe Deniz’in sürekli bir yerlere tırmanma-kaçma-yıkıp devirme girişimi sonucu biz ebeveyinler “merhaba-nasılsın” dışında tek kelime edemedik desem yalan olmaz. Gecenin sonunda Yiğit’in gözü önündeki oyuncak yüzünden, Efe Deniz’in de alnı sehpanın köşesi yüzünden mordu. Tek dileğim şimdi kızımızın da Efe Deniz kadar yaramaz olmaması.
Yaramazlık görceli bir kavram tabii ama Efe Deniz anneannesinde kaldığından ve daha ilk ağlama sesi duyulduğunda “ağlatmayın çocuğu” diye müdehale eden bir dede faktörü olduğundan oğlumuz iyiden iyiye her istediğini ağlayarak yaptırabilen, “hayır ve cıss” kelimelerine gülerek bakan,örtüleri tutup çekip üzerilerindekileri deviren,vazoları kıran, çiçekleri yolan, resim çerçevelerini aşağıya indirmeye çalışan,bulaşık makinasına,buzdolabına girmeye kalkan,bulduğu her kutuyu devirip içinde ne olduğuna bakmaya çalışan kısaca zaptedilmesi zor bir çocuk oldu. Ve bunu nasıl düzelteceğim konusunda şu an hiçbir fikrim yok.
Tüm bunlara rağmen bu kadar hareketli olması hoşuma gidiyor. Sessiz,sakin bıraktığın yerde oturan bir bebek olmasını da istemezdim herhalde. Tabii bunu bir de anneme sormak lazım. Çok yakında 4. ve son olduğuna inandığımız bakıcı ablamızla bize transfer olacaklar. İşte o zaman göreceğim günümü. Bu arada evet, yanlış okumadınız 4. Bakıcımıza geçtik bile ama daha önce de yazdığım gibi bakıcı hikayeleri apayrı bir yazı konusu olacak kadar uzun. Çok yakında “bakıcı nasıl bulunur, nasıl kaybedilir”…


5 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...:

Happy Mixy dedi ki...

maaşallah efedeniz can gibi çok afacan olmuş:)
iki hamileliğindede çok güzelsin arkadaşım.maya sağlammış :)
sana özeniyorum biliyormusun.2.kez hamile kalmayı bende isterdim.ama işin garibi tuhaf bir ruh halindeyim aynı zamandada...cana yapabileceklerimiz azalacak ikiye bölünecek diye endişeliyim.oana haksızlıkmıederiz acaba diye düşünüyorum.bir yandanda ben tek çocuk olduğum için kardeşi olmalı diye düşünüyorum.kalabalık aile ortamı seviyorum.ama ne bileyim ya onu can kadar sevemezsem ya huysuz olursa falan gibi bencil düşüncelerimde var.ay ne bilim zorrr...:))

Sudamlam dedi ki...

e kocaman olmuş efe deniz :)) çok afacan anlattığına göre.. şımartama konusunda aynı noktadayız.. babamıza göre bu benim eserim.. ne isterse yapıp aman ağlamasın diye uğraşırken bizi hiç de iplemeyen bir canavar yarattık biz de :(( büyüdükçe düzelir diye avutuyorum kendimi ama kandırıyorum galiba :(((

Denize ve Nehire aşık dedi ki...

:) ay moral verdin valla Pınar'cım. Şimdi değil ama doğumdan sonra görmek lazım maya sağlam mı değil mi :)
Tüm endişelerini zaman zaman ben de yaşıyorum. Ben de tek çocuk olduğum için hep Efe Deniz'in bir kardeşi olur diye düşünüyordum ama tabii bu kadar çabuk olabileceğini hesaplamamıştım- ki şimdi iyi ki bu kadar çabuk olmuş diyorum,yoksa cesaret edemezdim-. Tabii ki de iki çocuk olunca imkanlar ikiye bölünecek bunun farkındayım, ama hep adaletli olmaya çalışacağız,ki bu da bir şekilde paylaşmayı ve fedakarlığı öğretecek onlara. Bence böyle bir düşünce dahai geçiyorsa aklından hiç tereddüt etme artılarını ve eksilerini detaylı konuşmaya hazırım :)
**************************
Ben de 1 yaşını geçince düzelir diye avutuyorum kendimi Yaprak'cım ama kendi yalanıma kendim bile inanmıyorum :(
Umarım mağazalarda tepinip ağlayarak istediğini yaptıran canavarlara dönüşmezler...

M.İ.N.İ dedi ki...

ÇOK GÜZELSİNİZ ANA-OĞUL. EFE SON RESMİNDE İYİCE DEĞİŞMİŞ YÜZÜ OTURMUŞ TAM. ÖPÜYORUMSİZİ

Denize ve Nehire aşık dedi ki...

Teşekkürler İlknur'cum. Biz de sizleri öpüyoruz.