CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Neler yapıyoruz

Nehir:

Valla ben bu abimden çok çekmeye başladım. Adam bi yerinde durmuyor. Hal böyle olunca beni kendi halimde bırakıp hep onunla ilgileniyorlar. Baktım ki bu iş böyle gitmeyecek ben de başladım yaygaracı olmaya. Yemek yerken yüzüme gözüme bulaştırmaya, ayaklanmaya... İlgi ikiye bölününce bizimkisi pek bir bozuldu. Gelip ikide birde etrafındakileri ve beni tırmalamaya ve ısırmaya başladı. Ben durur muyum yakın markaj yakaladım mı, ben de yapışıyorum saçına başına :) İkimizin de en sakin en uyumlu olduğumuz yer havuz. Pek bir keyif alıyorum havuza gitmekten. Genelde güneş kremini vücuduma sürseler de bu krem benim en sevdiğim diş kaşıma aracım. Kremi elime alıp kuduruyorum :) Ama en sevdiğim şey yüzmek. Sudan hiç ama hiç çıkmak istemiyorum. Kısaca aşağıdaki resimde, "o bir küçük hanfendiii" gibi dursam da abimi örnek alarak büyüyorum.



Efe Deniz:

Kıza bak ya ,iki dakikada yine beni çekiştirmiş. Yok öyle kıskançlık filan, oyuncaklarımı vermiyorum çünkü onlar benim. Ben doğunca bana alındı. Ha annem-babam çok istiyorlarsa ona yenisini alsınlar. Mecbur muyum ben herşeyimi onunla paylaşmaya. Bak bi de benim thisirtümü giyip poz filan veriyor. Yine ısıracağım galiba... Ihhh ısıracağım mı dedim yok yok dişlerim kaşınıyor da ondan. Aman şurda iki satır kendimizden bahsedeceğiz yine ana konu küçük hanım oluverdi. Neyse siz onu bırakın da ben neler yapıyorum anlatayım. Konuşuyor gibiyim. Gibiyim diyorum çünkü 2 kelimeden oluşan cümleler kuruyorum. Ama tek tek kelimelerle istediğim herşeyi anlatabiliyorum. Mesela : anne, galk, del, vu,goy=anne kalk gel su koy, ya da baba, in araba ınnnn = baba inip arabaya binip gidelim :) birde sorulan sorulara yine tek kelimeyle cevap veriyorum; bisikletin nerde ? aşada=aşağıda, nasılsın? iim=iyiyim? Kalem koltuğun altında mı? yok...vs En komiği söylenen cümleleri tamamlamam. Bizimkiler "türküm" diyor ben heme peşinden "doğruyum" diyorum. Ya da annem "biir" diyor ben hemen "itii" diyorum. Sayıları biliyorum ama bizimkiler pek gaza gelmesinler diye henüz peşpeşe saymıyorum.


Bizim ufaklık bir konuda haklı. En iyi anlaştığımız yer havuz. Herkes kendi halinde. Benim arkadaşlarım da var,o yüzden pek muhattap olmuyoruz. Bütün gün havuzun içinde dolanıp, yüzme stilleri geliştirip duruyorum. Muzurluk konusuna gelince söylemem gerek var mı? Tabii ki tam gaz devam :)

Makinaya.... TAM İSABET


Anne:

İş hayatı sanki hiç ara vermemişim gibi kaldığı yerden devam. Zor olmuyor mu diye soruyorlar bana. Hem evet, hem hayır. Evet çünkü çook yorucu bir tempo oluştu hayatımda. İşten çıkıp çocukları ihmal etmemek adına onlarla yatana kadar kaliteli zaman geçirme çabası oldukça yıpratıcı. Süt izni sebebiyle 16:00da işten çıkıp afacanların yanında alıyorum soluğu ve bu tempo gece 22:00ye kadar sürüyor. Yani sabah 08:00-22:00 arası full time mesai. "vah vah" mı deniz? evet bence de vah ki ne vah! "onu iki çocuk yaparken düşünecektin" mi dediniz? Haklısınız, bu kısmı düşünmemişim.




Neyse işin bir de hayır kısmı var. İş hayatına dönmek, "eski" Başak'ı bulmamı sağladı. 2 yıldır sadece anne olan ve içindeki potansiyeli dışa vuramayan Başak geri geldi, sosyalleşti,kendine kahve molaları da olsa zaman ayıran biri oldu. Tabii bir de tüm gün çocuklarla olamayıp onları özleyince gün sonunda onlarla olan iletişimim çok daha iyi ve anlayışlı bir boyuta geldi.

Kısaca zaman daha hızlı akmaya başladı. Ama ben hala her anı dolu dolu yaşamaya çabalıyorum...




glitter-graphics.com

5 Temmuz 2009 Pazar

Çalışan anne olmak


Minik aşklarım,

Daha minicik bir mercimekken içimde, toz pembe hayaller kurmuştum ikiniz için de... Ama malesef ben, o şenşakrak ortalıkta gezinen, her türlü aktiviteye katılan, çocuk da yaparım kariyer de diyerek işine gidebilen annelerden olamadım. Her iki hamilelik sürecimde toplamda bir yıla yakın süre yattım salondaki uzun koltukta...Yanlış anlamayın her türlü zorluğa değersiniz ikiniz de. Ve hiç pişman değilim çektiğim tüm bu sıkıntılı günlerden...

2 yıl geçti tüm bu süre zarfında. Koskoca 2 yıl. Oğlum sen artık 1,5 yaşında büyümüş de küçülmüş bir adamsın.Söyleyemediğin kelime,anlatamadığın olay,beceremediğin muzurluk yok. Kızım sen de artık 8 aylık kendi poposu üstünde devrilmeden durabilen, hatta zaman zaman kendi ayakları üstünde bile duran, kendi kendini oyalayabilen minik bir lokumsun. Yani artık annenizin "anne" sıfatının yanına tekrardan "çalışan" sıfatını almasının zamanıdır. Belki evde olmadığım için biraz bozulup, darılacaksınız bana. Ama inanın hiçbir anne çocuklarını bırakıp da işe gitmekten keyif almaz. Her anne için dünyadaki en değerli varlık çocuklarıdır. İşte bu en değerli varlıkların geleceği için anneler işe gider. Yarın sizlerden ayrı geçireceğim ve iki yıl aradan sonra iş hayatına döneceğim ilk gün. Umarım hepimiz için sorunsuz geçer ve umarım yaşınız ilerlediğinde beni anlarsınız. Sizi çok seviyorum ve ilerde iş hayatınız başlamadan aşağıdaki Aziz Nesin'in şiirini hatırlamanızı diliyorum...


Diyelim ıslık çalacaksın ıslık
Sen ıslık çalınca
Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes
Kimse çalamamalı senin gibi güzel


Örneğin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın
Senden önce kimse saymamış olmalı
Senin saydığın gibi doğru ve güzel
Hem dalgaları hem saymasını severek


De ki sinek avlıyorsun sinek
En usta sinek avcısı olmalısın
Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta
Örgüt yoksa seninle başlamalı


Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış


Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler


Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar