Merhaba, isminiz
neydi? Nerelisiniz? Kaç yıldır burdasınız? Yemek pişirmeyi biliyor musunuz?
Çocuk sever misiniz? Ne kadar kalmayı planlıyorsunuz? Ne kadar maaş
istiyorsunuz?
Eni topu yarım
saat süren bu muhabbet sonrası eve daha önce hiç tanımadığın bu kişiyle dönüp
onunla yaşamaya başlamak.
Garip mi geldi? Hayatınızda
hiç yarım saat konuştuğunuz biriyle aynı evde yaşamaya başlamadınız mı yoksa ? O zaman
ya çalışmıyorsunuz, ya çocuğunuza akrabalar bakıyor, ya hiç bakıcı krizi
yaşamadınız, ya da çocuğunuz yok.
Bakıcılar üzerine
sayfalarca yazabilirim. Ama bunu başka bir yazı konusu olarak saklıyorum. Bu
yazı bakıcı bulmanın zorlukları ve cilveleri üzerine olacak.Daha ilk bakıcı
aradığım zamanlarda yazdığım şu yazımın üzerinden seneler geçmiş ama konuyla
ilgili bir arpa boyu yol katedememişim. Bu iş tamamen şans ve iyi niyet işi.
Yazının sonunda bahsettiğim bakıcımız bizimle 5 yıla yakın kaldı . Bu işin özü
karşılıklı iyi niyet çünkü. Senin aile olarak iyi olman yetmiyor, gelen insanın
da aynı iyi niyetle karşılık vermesi gerekiyor. Yazık ki çoğu rahata alışmış
olan bu meslek grubu mensupları sebebiyle zavallı bıcırlarım akşam
yattıklarında başka sabah kalktıklarında başka suratlarla karşılaşmak zorunda
kaldılar pek çok kez. Son birkaç vedanın ardından artık onlar da durumu
kabullendiler ve “giden bakıcının ardından ağlayamam ben böyle yas tutamam”
şarkısını benimsediler.
Bakıcı aramanın
raconu hala aynı. Bir kaç alternatif yol var.İlk alternatif, Ajanslar :yüksek
komisyon, yüksek maaşlı çalışanlar, 3 ay garanti, 3 ay sonra giden bakıcının
yerine yenisi komisyon karşılığı yenileniyor. Son görüştüğüm bir ajans yatılı
türk bir bayanın maaşı için 3000 lira dedi. 3000 de ajansa komisyon. 3 ay sonra
allah kerim?!? Ben gık mık edince adamın
tavrı öyle bir değişti ki utanmasa “otur o zaman evinde çocuğa kendin bak”
tınısı vardı sesinde. İkinci alternatif, eş-dost akraba,arkadaşlar: Garantili
ama kısa zamanda sonuca ulaşmayan bir yöntem. Diğer bir alternatif, bakıcıların
tanıdıkları: tanıdığınız kişlerin yanında çalışanların yeni gelen ve iş arayan
tanıdıklarına sizi yönlendirmesiyle başlayan ve sürecin sonunda kimin kimden nasıl aldığını bilemediğiniz telefonunuzun
sürekli aranır hale gelmesi. Öyle ki
dışarıda bir yerdeyken üst üste gelen telefonlara “nerelisiniz? kaç
yaşındasınız?, haa ama biz genç istiyorduk, ya da tamam nerede kaçta buluşalım”
gibi üstüste yaptığınız telefon görüşmeleri sonucunda etrafınızda size şüpheyle
bakan bakışlar oluşur. Acil ihtiyaç halinde en etkili yöntemdir. Son 258
bakıcımı bu yolla buldum. Gördüğünüz üzere ne kadar etkili bir yöntem. Neredeyse
hergüne 1 bakıcı bulunabilir bu yöntem ile. Bir de görüşme dialogları vardır ki
evlere şenlik. Örneğin yeni gelen biriyle görüşümeye gittiyseniz mutlaka iki
kişi ile görüşürsünüz. Biri işe almak için gittiğiniz kişi diğeri de tercümanı.
Görüşme ise genelde şu şekilde ilerler; Merhaba, adın ne? Dilara? Kaç yaşındasın
Dilara? Yırmuuc. Çocukları sever misin? İveet. Beni anlıyor musun? İveeet. Hiç
cocuk baktın mı? İveett. Yemek biliyormusun? İv...!!! yanındaki kadına kendi
dilinde birşeyler söyler. O da ona birşeyler söyler. Sonuç:tercümanın bize
ilettiği kadarıyla, öğretirseniz yaparımdır. Sonraki her sorunun cevabının
iveet olması muhtemeldir. Bir de uzun zamandır bu işi yapanlar vardır. Yaşlı bakmış, çocuk bakmış ama ev işi
yapmayanlar. O kadar yerde çalışıp da nedense bir türlü yemek yapmayı
öğrenmemişlerdir. Bunlar da yine öğretilirse yaparlar. Bir de ne tesadüftür ki
bu çalışanların daha önceki çalıştıkları tüm aileler ya Almanya’ya, ya Bodrum’a,
ya Amerika’ya gitmişlerdir. Diğer bir grup ise her işi yaparımcılar. Yemek de
bilir, çocuk da bakar, ütü de yapar ama 800 dolar ve 35 TL izin parası ister. Haftasonu
2 gün izin yapmak ister, arada kontör yüklemeni ister...vs.
Tüm bu meşekketli
süreçlieri aşıp buldun birini diyelim. İşte esas macera o noktadan sonra
başlar... Nasıl mı? Azzz sonra...
glitter-graphics.com